10 Mayıs 2013 Cuma

Guggenheim Müzesi

 

Guggenheim müzesi İspanya'nın Bilboa şehrinde bulunan modern sanat müzesidir. Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi olan Frank Gehry tarafından tasarlanmış ve 1997 yılında tamamlanmıştır.
Muhteşem bir görünüşe sahip olan bu eşsiz yapının esin kaynağı ise sanıldığından çok daha farklı şeylere dayanıyor...
 
 
 
 

Daha önce mimaride hiç uygulanmamış teknikler kullanılacaktı ve bu nedenle binanın yapılabileceğine kimse inanmıyordu. Çok geniş sergi alanları istenildiği için binanın duvarlarının ince ve güçlü olması  gerekiyordu. Mühendisler çelik kullanmaya karar vemişlerdi fakat güçlü olacağından emin değillerdi. Bunun üstesinden şekliyle baş edebileceklerini keşfettiler. Yani malzemenin şeklini kıvırararak değiştirmek onu güçlü kılıyordu. Örneğin bir yumurta kabuğu çok hassas olmasına rağmen doğru şekil verildiğinde daha dayanıklıdır. Bu nedenle Guggenheim duvarları bir yumartadan esinlenilirek çift kıvrımlı yapıldı. Böylece ağırlık dengeli bir şekilde yere aktarılmış olacaktı.

Guggenheim çok karmaşık bir yapı olduğundan çift kıvrım yeterli gelmedi ve devreye ölçüm tekerleği girdi. Çünkü yapının tüm yüzeyinin ölçülmesi ve bilgisayara aktarılması gerekiyordu. Kıvrımlı yapıların ölçümü ve çizimi sanıldığı kadar kolay olmadığı için hızlı bir 3D çizim yoluna gidilmeliydi. Ölçüm tekerleği tek bir eksende ölçüm yaparken, seyir topu iki eksenin ölçümünü birden yapabiliyordu. Fakat Guggenheim için daha fazlasına ihtiyaç vardı. Böylece daha önceden bulunmuş olan 'boğumlu ölçüm kolu' na ulaşabildiler ve sorun çözüldü.

Müzenin iskeleti oluşturulduğunda ise çelik binanın yüzeyini ne örteceği sorunu ortaya çıkmıştı. Gehry, hem canlı hemde Bilbao'nun çürütücü havasına dayanabilecek bir şeyler istiyordu. Çözüm bir rus denizaltısında yatıyordu. 'Titanyum'

Çelik kadar güçlü ve çok daha hafif olan Titanyum, hava ile birleştiğinde ince bir oksit tabaka oluşturuyor ve parlak bir renk alıyordu.
 
Çok yağış alan Bilbao şehrinde bu yapıyı su geçirmez kılmaları gerekiyordu. Zifte işlenmiş bir kauçuk ekleyerek bu sorunu çözebileceklerdi. Çünkü bu madde elastik bir toparlanma sağlıyor ve zarar görse bile eski haline dönmesi çok uzun zaman almıyordu. Guggenheim'ın tüm tabanı bu ziftle kaplandı ve tamamen kuru tutulabildi.
 
Peki ama sıcağa karşı dayanıksız olan çelik, yangınlara karşı nasıl korunacaktı? Devreye 1000 dereceden yüksek sıcaklıklara dayanabilen mineral yün girdi. Bu yün arasında bulundurduğu hava boşluklarına ısıyı hapsediyor ve ısının bir taraftan diğerine geçmesine engel oluyordu. Çözüm bu kadar basitti.
 
Tüm bu zorlu zamanların güzel bir sonucu olan Guggenheim bizi  selamlıyor. Umarım gidip görebilme fırsatı yakalayabilirim. :)

 
 
Kaynak: National Geographic

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder